GENÇ CUMHURİYET’İN KENDİNİ BATI’YA TANITMA PROJESİ:
“SEYYAR SERGİ”
“Seyyar Sergi” uygulaması Dünya’nın alışık olmadığı bir uygulama değildi. Bir gemi ile ürettikleri ürünleri Dünya pazarlarına tanıtan ilk ülke de Türkiye değildi. Bu işe ilk girişen ülkelerin başında Almanlar geliyordu. Almanlar, Baltık limanları ile adalarını içine alan bir sergi tertiplemişlerdi. Amerika Birleşik Devletleri de özellikle kendi kıtasının güneyinde yer alan Meksika ve Antiller bölgesini içine alan bölgeye bir panayır gemisi göndermişti. 1909 yılında Rusya, bir seyyar sergi tertip ederek İstanbul’u ziyaret etmişti.[1].
Öte yandan Türkiye’de, sanayi üretimine dayalı modern anlamda ilk serginin Sultan Abdülaziz devrinde, 1863 yılında “Sergi-i Umumi-i Osmani” ismiyle açıldığını görüyoruz. Sultanahmet Meydanı’nda açılan sergi, Batılı ülkelerin katılımıyla birlikte uluslararası bir karakter halini almış ve “Batı ölçüsünde ve zamanın sanayi gelişmeleri tanıtan” bir işlev görmüştü. Bu sergi öncesinde 1851 Londra, 1855 Paris ve 1862 Londra sergilerine katılan Osmanlı Devleti, benzer gelişmelere ülkede yer vermek adına modern sergiciliğin ilk örneğini ortaya koymuştu. Serginin en önemli amacı, özel sektörü teşvik ederek, milli bir sanayi yaratma yolunda mesafe almaktı.[2]
9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’in kurtuluşu ile birlikte Türk Bağımsızlık Savaşı başarıya ulaşmıştı. Uzun savaş yıllarının ülke içinde yaratmış olduğu yıkım büyük olmuş, ülke iktisadi açıdan büyük bir darboğazın içine girmişti. Öte yandan savaşın sonu Türk tarihi için açılacak yeni sayfalar için bir başlangıçtı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ülke siyasi, sosyal ve iktisadi büyük bir dönüşüme hazırlanıyordu. 1 Kasım 1922’de Saltanatın kaldırılmasıyla siyasi alanda büyük bir adım atılmıştı. İktisadi alandaki dönüşümün temelleri ise 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplanan iktisat kongresinde atılacaktı. Tarihimize “İzmir İktisat Kongresi” olarak geçen kongrede Türk ekonomisi adına önemli kararlar alındı.[3] Kongre sürecinde bir de sergi açılması yönünde bir karar alınmıştı. “İktisat Sergisi” olarak anılan bu serginin amacı Türkiye’nin ziraat, sanayi, tüccar ve esnafını birbirleriyle tanıştırmaktı. Sergi de bazı sanayi ürünleri, el sanatları, başta tütün, şeker kamışı, portakal, pamuk kozası, sarı-beyaz pamuk numuneleri gibi tarım ürünlerinin yanı sıra sigara kağıdı, çeşitli halılar, zeytinyağı örneklerini içeriyordu. Kongreye ülkenin pek çok yerinden gelen ürünler sergilenmişti.[4]
Seyyar Sergi’ye Yönelik Hazırlıklar
Ticaret Bakanlığı, Seyr-i Sefain idaresinin 1341 (1925) yılı bütçe kanununa, Seyyar Sergi için kullanılması düşünülen Karadeniz Vapuru’na yönelik bir madde ilave etmişti. Kanunun 5 numaralı maddesi şöyleydi: “Avrupa limanlarına giderek mamulât ve mahsulâtı milliyemizi teşhir eylemek üzere tertip olunan seyyar sergi için Karadeniz vapuru tahsis olunmuştur.”[5]
Seyyar Sergi’nin uğrayacağı limanlar ve kalacağı günler aylar öncesinden Seyyar Sergi Talimat ve Programı kitapçığında aşağıdaki liste halinde belirtilmişti.
Liman İsmi | Kalacağı Gün | Liman İsmi | Kalacağı Gün |
Barselona | 2 | Anvers | 2 |
Liverpool | 3 | Marsilya | 3 |
Havre (Le Havre) | 3 | Cenova | 2 |
Londra | 4 | Napoli | 2 |
Hamburg | 4 | Venedik | 2 |
Stockholm | 3 | Trieste | 3 |
Helsingborg | 2 | Batum | 2 |
Leningrad | 2 | Odesa | 3 |
Danzig | 2 | Köstence | 2 |
Kopenhag | 2 | Varna | 2 |
Amsterdam | 2 |
|
|
Kaynak: Seyyar Sergi Talimat ve Programı, Hilal Matbaası, s. 2. |
Önceden basılan programda Mayıs ayının sonlarına doğru Seyyar Sergi’nin hareket etmesi planlanıyordu. Fakat hem serginin hareket tarihi ertelenecek hem de serginin uğrayacağı limanlar tasarruf tedbirleri nedeniyle revize edilecekti.[6] Seyyar Sergi’nin hazırlanan ilk programında Avrupa ile Karadeniz sahasını içine alan 21 liman şehrine uğraması planlanmıştı. Fakat sonradan yapılan revizyonla birlikte İngiltere’nin Liverpool, İtalya’nın Venedik şehirleri ile Karadeniz Liman kentleri programdan çıkarılmıştı. Ayrıca Avrupa’nın en büyük limanları içinde olan Marsilya, Havre, Leningrad, Cenova, Napoli şehirlerinde fazladan bir gün; Londra, Hamburg, Amsterdam, Anvers şehirlerinde fazladan iki gün kalma süresi eklenmişti.[7]
Seyyar Sergi’nin revize edilen ziyaret programının son hali şöyleydi:
Liman İsmi | Kalacağı Gün | Liman İsmi | Kalacağı Gün |
Barselona | 2 | Danzig | 2 |
Havre | 4 | Kopenhag | 2 |
Londra | 6 | Amsterdam | 4 |
Hamburg | 6 | Anvers | 4 |
Stockholm | 3 | Marsilya | 4 |
Helsingborg | 2 | Cenova | 3 |
Leningrad | 3 | Napoli | 3 |
Kaynak: Hakimiyeti Milliye, 5 Mayıs 1926 |
Seyyar Sergi olarak Avrupa’ya seyahat edecek olan Karadeniz Vapuru, sergi ile alakalı bütün tertibat ve tesisat ile donatılmak üzere Haliç’e gelmişti. Seyyar Sergi’nin düzenlenmesinden sorumlu olan heyetin başında Manyasizâde Rufi Bey bulunuyordu. Haziran ayının ilk haftası içinde Seyyar Sergi’nin hazırlıklarının bitmesi ve 7 Haziran’da harekete etmesi öngörülmüştü. Geminin İstanbul’dan hareket etmesi, sonrasında Bandırma’ya ve İzmir’e uğraması planlanırken; Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in bu iki yerden birine gelerek gemiyi ziyaret edeceği kamuoyu ile paylaşılmıştı. Fakat son ana kadar Gazi’nin ziyareti kesinleşmemişti. Rufi Bey’in başında bulunduğu sergi tertip komisyonu, ülke içinde üretimi gerçekleştirilen afyon, palamut, tiftik, pamuk, tütün, incir, fındık ve Türk kömürleri hakkında, içinde istatistiki grafiklerinde bulunduğu, çeşitli dillerde açıklayıcı bilgi notları hazırlamıştı.[8] İstanbul’daki saraylardan Seyyar Sergi’nin süslenmesinde kullanılmak üzere çini vazolar alınmıştı.[9] Seyyar Sergi’de sergilenecek olan ürünler içinde en dikkat çekenler siyah ve kahverengi renklerde sergilenen tiftik keçisi postlarıydı. Ardı ardına girilen savaşların ardından sayıları giderek azalan Anadolu’ya özgü bu hayvanların yetişmelerine ayrı bir önem verilirken, ülkenin ihracatında da önemli bir yere sahipti. Bizzat Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’de Ankara’da kendi kurduğu çiftliğinde Tiftik Keçisi üretimini başlatmıştı.[10]
[1] “Seyyar Sergi Hakiki Bir İhtiyacın Mahsulüdür”, Hâkimiyet-i Milliye, 16 Mayıs 1926.
[2] Şefik Memiş, 19. Yüzyılda Bir Sanayileşme Stratejisi Olarak Uluslararası Fuarlar: Osmanlı Örneği, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi), s. 209-210.
[3] Ayrıntı için bkz: Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi: 1923- İzmir Haberler, Yorumlar, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fak. Yayınları, 1981; Alev Gözcü, “İzmir İktisat Kongresi”, İzmir Kent Ansiklopedisi Tarih Cildi, C 2, İzmir Büyükşehir Belediyesi Yay., İzmir, 2013, ss. 15-31.
[4] Gözcü, a.g.m., s. 20.
[5] TBMM Zabıt Ceridesi, Devre:2, C 17, 91. İçtima (1 Nisan 1341), s. 26.
[6] Hakimiyeti Milliye, 4 Mayıs 1926
[7] Hakimiyeti Milliye, 5 Mayıs 1926
[8] Hakimiyeti Milliye, 16 Mayıs 1926
[9] Hakimiyeti Milliye, 7 Haziran 1926
[10] Batı ülkelerinde Mohair diye adlandırılan Tiftik bütün dünyaya yurdumuzdan yayılan Ankara Keçisi' nin ürünüdür. Bu nedenle tiftik keçisi dünya literatüründe Ankara Keçisi (Angora Goat) olarak tanınır. 1838 yılına kadar sadece Anadolu’da yetişen bu keçi ırkı, sahip olduğu bu kültürel-prestij değer Türkiye için gurur kaynağıdır. 19. yüzyılın ortalarına kadar Ankara keçisi sadece Türkiye'de yetiştirilmekteydi ve ülkemiz dünyada tiftik ipliği ve tiftik kumaşı (sof kumaşı) üretim ve ihracatı bakımından rakipsiz bir halde bulunuyordu. Sof kumaşları, gerek renk çeşitleri gerekse dokunuşlarındaki ustalıkları ve desen incelikleri ile bütün dünyada tanınmış bulunuyordu. Başta İngiltere ve Hollanda olmak üzere Avrupa'ya ve Arap ülkelerine pek çok satılıyordu. Ayrıntı için bkz: http://www.tiftikbirlik.com.tr/