Merhaba Sevgili Okurlarım;
Bugün sizlere köşemde Anadolu Yörük Türkmen Kadının bir günlük hayatından bahsederken birazda konar göçer hayat yaşayan yörükler hakkında da sizlere bilgi vermek istiyorum.
Bilindiği üzere Yörük ve Türkmenler’de kadının yeri ailede çok özeldir... Ailenin en büyük ferdi kaşıyla, gözüyle, kulağıyla ve hisleriyle tüm aileyi gözetip yönlendirir. Çadırda yaşayan diğer kadınlar ise gelin, kız ve çocukları da aile içerisinde büyük sorumlulukları alırlar... Aslında onlar günümüze gelenek ve görenekleri taşıyan mihenk taşlarımızdır... Kadın ne kadar anne olsa da erkek gibi, çadırın her şeyidir... Ateşi, sabahın erken saatlerinde evin gelini yakar... Herkes uyurken hayvanlara bakar ve hamuru yoğurur. Küçük gözlemeler hazırlanır... Çadırda yaşamak ne kadar zor olsa da onlar hayatın getirdiklerine şükrederek hem gelenek ve göreneklere önderlik yaparlar.. Sıcak mis gibi ekmek kokusu burnuma gelir gibi oldu… Ekmek pişip kara çaydanlıkta demelenen çay ev halkını beklemektedir… Kahvaltıda ise keçi sütünden yapılan tereyağ, keçi peyniri vardır… Ayrıca tabii ki kaymak olmadan olmaz... Sağlıklı yaşarken doğaya ayak uydurmak onlar için artık çok kolaydır. Çünkü yerleşik düzen ve konar göçer hayatta kısmen farklılıklar olsa da onlar kültürlerini halen yaşatıyorlar.
Yörükler ve Türkmenler hayatlarını gün içerisinde zamana karşı bir savaş vererek yaşarlar. Güneşin doğuşu ile başlayan gün batışı ile sona erer... Kahvaltı yapıldıktan sonra herkes işini bilir, evde ya evin en yaşlısı ya da eli iş tutan en küçüğü kalır.
Özellikle besledikleri hayvanlar küçük baş hayvanlar içerisinde, keçiyi tercih ederler. Engebeli arazi içerisinde keçilere bakmak çok da kolay değildir. Evde kalan kişi akşam yemeği, ekmek, ve çamaşır işleri ile uğraşır… Evin kadını yada gelini Ya oğlakları ayrı güder yada keçilere bakar… Keçiler öğle üzeri dinlenmek ve sulanmak için tekrar eve dönerler… Bir saat kadar dinlendikten sonra tekrar yaylıma giderler. Dolayısyla kadınlar yeni keçi ve oğlakların arkasındadır...
Gün yavaş yavaş inmeye başladığında ise, çadırın önünde yine bir telaş başlar.. Erkekler odunları kırar, kadınlar ise hem çocuk, hem akşam yemeği telaşıyla uğraşırlar. Erken başlayan gün yemek sonrası kara çaydanlıktan içilen çay sonrası herkes yerine yatar…
Bir çadırda bazen 12 kişinin kaldığını bilirim. Yaşam bizlere ne kadar zor gibi görünse de, bir günlük Konar Göçer Yörük kadını olsa sabrı ve şükrü daha iyi anlardık… O halde sahip çıkalım kültürümüzü yaşatanlara.
“Suya Gayan” Yemeği
Türkmen Yörük Kültüründe sürekli yapılarak, yerleşen gelenek hâline gelmiş yemeklerimiz vardır. Bu yemeklerimizden biri de Türkmen-Yörüklerin “Suya Gaçan” adını verdikleri bir çeşit “Türkmen-Yörük Mantısı” yemeğimizi anlatacağım Bizim küçüklüğümüzde annem, nenem yaparlardı. Şimdiki gibi evde çok fazla çeşitli malzeme olmazdı, onun için, o gün ne varsa hemencecik evin hanımı pişirirdi…
Sadece su ve tuz ile bir iki bezelik hamur yoğrulur, çok ince olmamak kaydı ile yufka açılır, yaklaşık 4 cm çapında karelere kesilip içine çökelek koyulur ve muska şeklinde yani(üçgen) kenarlarını sıkıca parmağınızla yapıştırıp kaynayan suya koyuyoruz. Olduktan sonra, tereyağı ve sarımsaklı yoğurdu da unutmuyoruz.
Yerken kaşığa zor gelir onun için belki de adını “Suya Gaçan” koymuşlar. Benim de çok sevdiğim bir yemekti. Hâlâ arada yaparım, deneyecek olanlara afiyet olsun sevgiyle kalın.
Yüreğine sağlık arkadaşım .Hatıralarda kalan yaşanmışlıklar unutturmayarak gün yüzüne çıkarmak çok güzel. Başarılar diliyorum. Saygılar, Hürmetler, sunuyorum.