Anneler günü geleneği, Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea ve ana tanrıça Kybele'nin onuruna festivaller düzenleyen Antik Yunanlılar ve Antik Romalılara kadar uzanıyor.
Günümüzde kutladığımız Anneler Günü'nün kurucusunun ise Anna Jarvis olduğu biliniyor.
Jarvis, esasında bu uygulamayla dünyadaki tüm anneleri onurlandırmayı amaçlıyordu. Ancak bir gün bir restoranda yemek yerken menüde ''Anneler Günü Salatası'' adlı bir ürün gördü ve o an yaptığı hatanın farkına vardı.
Yaratıcılığında büyük payı olan anneler günü, ticari hırsların kurbanı oluyordu. Bunun üzerine Jarvis, bundan sonraki hayatını bu algıyı kırmak ve anneler gününü kaldırmak için harcadı.
Bir söylentiye göre Anneler Günü; Antik Yunanların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başladı.
Antik Romalılar ise Anneler Günü'nü, ilkbahar festivallerinde İsa'nın doğumundan 250 yıl önce ana tanrıça Kibele için kutlar ve onu anardı.
Yakın dönemde ise Anneler Günü, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) kutlandı ve orada resmiyet kazandı. Ardından Anneler Günü bütün dünyada yankı uyandırdı.
Anneler Günü, ABD'nin Virginia eyaletinde yaşayan Anna Jarvis adlı bir kadının 1905 yılında vefat eden annesi için her sene kutlama yapma isteğiyle birlikte doğdu.
Söylenenlere göre, bu kutlama ilk kez 1908 yılında 407 çocuk ve annenin bir araya gelmesiyle yapıldı. O dönemde bu kutlama, çok büyük bir ilgi gördü ve farklılık yarattı. Tarihler 1914 yılını gösterdiğinde ise bu dönem artık resmiyet kazandı.
Yıllar sonra bunun bir ticarete dönüştüğünü anlayan Anna Jarvis, bununla ilgili birçok mücadele verdi, davalar açtı fakat hepsi yanıtsız kaldı.
Anna Jarvis, 1864 yılında 13 çocuklu bir annenin 10'uncu çocuğu olarak dünyaya geldi. Ancak ne yazık ki kardeşlerinden birçoğu öldü ve Anna, hayatta kalan 4 çocuktan biriydi.
Anna Jarvis'in annesi Ann Maria Reeves Jarvis, Batı Virginialı savaş karşıtı bir aktivist ve öğretmendi. Sağlık koşullarını iyileştirmek için kendini askerlerin hayatına adamıştı.
Amerikan İç Savaşı'ndan sonra anneler için ''Arkadaşlık Günü'' adı altında bir gün bulmuş ve bu günün barış, huzur ve seferberlik için mühim olduğunu söylemişti.
Anna Jarvis'in, annesi vefat ettikten sonra bu günden esinlenerek Anneler Günü'nü ilan ettiği söylenir.
Ann Reeves Jarvis, 1876 yılında 12 yaşındaki kızı Anna Jarvis'in de aralarında bulunduğu öğrencilerine bir sabah, ''Umuyorum ki bir gün birileri insanlığa yaptığı yardımlarından dolayı unutulmaz bir anneler gününde anılır.'' demişti. Anna, o günü hiç unutmadı.
Anna Jarvis, 1905 yılının mayıs ayının ikinci pazar günü annesini kaybetti. O dönem 41 yaşında olan Anna Jarvis, annesine yaşarken yeterince ilgi göstermediğini düşünüyor ve çok üzülüyordu.
Jarvis, 1907 yılında acısını dindirmek için arkadaşlarıyla birlikte mayıs ayının ikinci pazar günü, hayatta olan ya da olmayan tüm anneler için kutlama yapmaya karar verdi. Bir yıl sonra kutlamalar gitgide yaygınlaştı.
İlk Anneler Günü, 1908 yılında Anna'nın annesinin 20 yıl öğretmenlik yaptığı kilisede düzenlenen etkinlikte 407 çocuk ve annelerinin katılımıyla kutlandı. Gelenlere Anna'nın annesinin en sevdiği çiçek olan beyaz karanfil dağıtıldı.
Jarvis'e göre beyaz karanfiller vefat eden anneleri, kırmızılarsa hayatta olanları temsil ediyordu. Tüm çocuklara ''Onu bu günde mutlaka ziyaret edin, mektup yazın.'' derdi.
Amerika Temsilciler Meclisi, bu tarz özel günlerin devamının gelebileceği gerekçesiyle günü resmileştirmeyi reddetti. Ancak ABD Başkanı Woodrow Wilson, 1914 yılında bugünü resmi ''Anneler Günü'' olarak ilan etti. Türkiye’de Anneler Günü 09 Mayıs 1955’de resmen kutlanmaya başlandı.
Anna Jarvis, geçen zaman içerisinde Anneler Günü'nün ticari amaçlara alet edilmesinden rahatsız oldu ve bununla savaşmak için aile servetini harcadı. Günden kâr gözetme peşinde olanlara karşı kampanyalar düzenledi.
Özellikle kafayı tebrik kartları şirketlerine, şekerlemecilere ve her mayıs ayında fiyatları tavan yapan çiçekçilere taktı.
Sürekli ''İşin içine giren para, masumiyeti öldürdü'', ''Annelerin, bugünde onurlandırılmak yerine adı kirletiliyor'' der, hayır kuruluşlarına bile güvenmezdi.
Tüm servetini bu ticarete dönüşmüş günü ortadan kaldırmak için harcayan Anna Jarvis, 1948 yılında beş parasız ve tek başına bir sanatoryumda öldü.
