Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Metin DÖKMECİLER, “TBMM hem kuruluşun, hem kurtuluşun, hem egemenliğin hem de tüm farklılıkları reddedip “bir” olmayı başarmış bir milletin “bütünlük” sembolüdür” dedi.
Bir asır milli egemenliğimizin sureti olmuş, Büyük Milletimizin büyük işler başarmış meclisinin kuruluşunun ve milli egemenliğin ebediyetini vurgulamış, Yüce Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında oynadığı rol ile “gazi”lik sıfatına haiz olmuş, muhakkak ki zafere giden yolda tetikleyici bir vazife üstlenmiştir. Bu bakımdan hem kuruluşun, hem kurtuluşun, hem egemenliğin hem de tüm farklılıkları reddedip “bir” olmayı başarmış bir milletin “bütünlük” sembolüdür.
Bu Aziz millet bir cihan harbinin ardından hiçbir hegemonyayı, hiç bir manda ve himayeyi, kimsenin üstünlüğünü kabul etmediği için, etmeyeceği için kutlu bir mücadeleye girişmiş ve hamdolsun galip ayrılmıştır.
Acıdır ki 100.yılında, cihana kafa tutmuş, bir devletin kurtuluşuna liderlik etmiş, nice düşman ve tertipleri yenmiş Yüce Meclisimiz güçsüz bırakılmış, “milli egemenlik”in simgesi olma vasfından uzaklaştırılmıştır.
Unutulmaması gereken; bu meclisin milletin egemenliğini tesis etmek gayretiyle kurulduğudur.
Burası birilerine yeni yetkiler ihdas etme, birilerinin kudretini arttırma yeri değildir.
“Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en yüce hatıra da, miras da şüphesiz ki milli egemenliktir”
Hür fikriyatın egemen olduğu nesiller büyük işler başarmıştır, başaracaktır.
En büyük misali ise büyük ve baki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Milli egemenlik, en yüce hürriyettir. Bu vesileyle çocuklarımıza bırakabileceğimiz en yüce hatıra da, miras da şüphesiz ki milli egemenliktir.
Hürriyetçi demokratlar olarak bizlerin gayreti milli egemenliği muhafaza etmek, çocuklarımız aracılığı ile ebediyete taşımaktır.
Bir asır milli egemenliğimizin sureti olmuş, Büyük Milletimizin büyük işler başarmış meclisinin kuruluşunun ve milli egemenliğin ebediyetini vurgulamış, Yüce Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında oynadığı rol ile “gazi”lik sıfatına haiz olmuş, muhakkak ki zafere giden yolda tetikleyici bir vazife üstlenmiştir. Bu bakımdan hem kuruluşun, hem kurtuluşun, hem egemenliğin hem de tüm farklılıkları reddedip “bir” olmayı başarmış bir milletin “bütünlük” sembolüdür.
Bu Aziz millet bir cihan harbinin ardından hiçbir hegemonyayı, hiç bir manda ve himayeyi, kimsenin üstünlüğünü kabul etmediği için, etmeyeceği için kutlu bir mücadeleye girişmiş ve hamdolsun galip ayrılmıştır.
Acıdır ki 100.yılında, cihana kafa tutmuş, bir devletin kurtuluşuna liderlik etmiş, nice düşman ve tertipleri yenmiş Yüce Meclisimiz güçsüz bırakılmış, “milli egemenlik”in simgesi olma vasfından uzaklaştırılmıştır.
Unutulmaması gereken; bu meclisin milletin egemenliğini tesis etmek gayretiyle kurulduğudur.
Burası birilerine yeni yetkiler ihdas etme, birilerinin kudretini arttırma yeri değildir.
“Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en yüce hatıra da, miras da şüphesiz ki milli egemenliktir”
Hür fikriyatın egemen olduğu nesiller büyük işler başarmıştır, başaracaktır.
En büyük misali ise büyük ve baki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Milli egemenlik, en yüce hürriyettir. Bu vesileyle çocuklarımıza bırakabileceğimiz en yüce hatıra da, miras da şüphesiz ki milli egemenliktir.
Hürriyetçi demokratlar olarak bizlerin gayreti milli egemenliği muhafaza etmek, çocuklarımız aracılığı ile ebediyete taşımaktır.