Grup üyelerinin tamamı Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı mezunu müzisyenlerden oluşan “Dilnağme”, solist ve tanbur sanatçıları Gökçe Eriş ve Muhammed Emin Ayaz, kanun sanatçısı Kadir Kısaoğlu ve ud sanatçısı melih yenilmez ile klasik Türk müziğindeki köklü geçmişi yaşatmayı ve yeni kuşaklara aktarmayı hedefliyor.
Pek çok koro ve orkestrada şeflik ve solistlik yapan Gökçe Eriş, klasik Türk müziğinde aldıkları eğitim ve uzun yıllardır müzik alanında yapmış oldukları çalışmaları bir üst aşamaya taşımak ve daha geniş kitlelerle buluşturabilmek adına “Dilnağme”yi kurduklarını dile getirdi.
GELENEĞİ YAŞATIYORUZ
Eriş, dilnağme grubunun müzikteki hedeflerini şu sözlerle özetledi: “Grupta ben ve Muhammed Emin Ayaz şan bölümünden mezun olduk. Kadir Kısaoğlu ve Melih Yenilmez de enstrümanlarıyla temel bilimleri bitirdi. Okulda aynı dönemde eğitim almadık ama yaklaşık 13 yıldır Muhammed Emin Ayaz ile birlikte çalışıyoruz. 2 genç arkadaşımızla da sekiz yıldır birlikteyiz. Bu ortak müzik ruhu, bizi birlikte müzik yapmaya yöneltti. Müziğimiz, sunuş biçimimiz de birbirimizle çok uyumlu. Yapmak istediğimiz tek şey gönlümüzden geçenleri dilimize ve sazımıza dökmek. Eğitimimiz Klasik Türk Müziği ama, müzik o kadar evrensel bir şey ki, her şeyi kapsıyor. Acıyı, tatlıyı, sevinci, hüznü, ninniyi, özlemi, mutluluğu, mutsuzluğu, savaşı, barışı, aşkı, düğünü, ölümü. Kısaca insan ve canlıya malolmuş her duygu ve eylemi müzikle anlatırız. Ayrı bir dili yoktur. Hissedişleri vardır. Her kültürün kendine ait musıkisi, her müziğin de insan üzerindeki etkisi vardır. Yarattığı etki de sanatın ta kendisidir.
İnsanların beynine ve ruhuna etki eden en önemli sanat dalı müziktir. İnsanların estetik anlayışını, zarafetini, beğeni duygusunu geliştirir. Canlılara bakış açısını yüceltir, zevklendirir, keyiflendirir. Kısaca düşünmemizi, sorgulamamızı ve bundan keyif almamızı sağlar.Tüm bunların bilincinde ve ışığında bizler geleneğimizi yaşatmaya önem veriyoruz. Yozlaşan toplum ve kültür içinde geleneği en iyi şekilde sunabilmek, gönlümüzden geçenleri dilimize ve sazımıza dökerek geleneğimizi geleceğe aktarmak ilk amacımız”
TOPLUM İÇİN EN BÜYÜK İHTİYAÇ
Müziğin aynı zamanda tedavi edici yönüne de önem verdiklerini ve bu bilinçle müzik ürettiklerini kaydeden Gökçe Eriş, aynı zamanda musiki ile tedavi derneğinin de kurucu üyeleri olduklarını vurguladı.
Eriş, şunları söyledi: “Şu anda toplumumuz için en büyük ihtiyaç müzik. Hepimizin müziğin iyileştirici gücüne ihtiyacı var. En başta geleneği yaşatmak istiyoruz. Bununla ilgili pek çok konserimiz oldu. Bundan sonra da devam edecek. Bunları keyifle yaparken dünya müziğini, batı musikisini, farklı enstrümanları, farklı sanatçı arkadaşlarımızı, farklı ve yeni besteleri yaptığımız sanatla harmanlamayı da projelerimiz arasına aldık. Senfonik eserlerle, saray musikisini bambaşka bir ahenk içerisinde dinleyicilerimize sunmak, karagöz musikisini yaşatmak, fasıl ve köçekçe geleneğini sürdürmek,
sürekli ilerleyerek gönlümüzden geçen nağmeleri konser ve dinletilerimizde seyircilerimizle buluşturmak istiyoruz”
Pek çok koro ve orkestrada şeflik ve solistlik yapan Gökçe Eriş, klasik Türk müziğinde aldıkları eğitim ve uzun yıllardır müzik alanında yapmış oldukları çalışmaları bir üst aşamaya taşımak ve daha geniş kitlelerle buluşturabilmek adına “Dilnağme”yi kurduklarını dile getirdi.
GELENEĞİ YAŞATIYORUZ
Eriş, dilnağme grubunun müzikteki hedeflerini şu sözlerle özetledi: “Grupta ben ve Muhammed Emin Ayaz şan bölümünden mezun olduk. Kadir Kısaoğlu ve Melih Yenilmez de enstrümanlarıyla temel bilimleri bitirdi. Okulda aynı dönemde eğitim almadık ama yaklaşık 13 yıldır Muhammed Emin Ayaz ile birlikte çalışıyoruz. 2 genç arkadaşımızla da sekiz yıldır birlikteyiz. Bu ortak müzik ruhu, bizi birlikte müzik yapmaya yöneltti. Müziğimiz, sunuş biçimimiz de birbirimizle çok uyumlu. Yapmak istediğimiz tek şey gönlümüzden geçenleri dilimize ve sazımıza dökmek. Eğitimimiz Klasik Türk Müziği ama, müzik o kadar evrensel bir şey ki, her şeyi kapsıyor. Acıyı, tatlıyı, sevinci, hüznü, ninniyi, özlemi, mutluluğu, mutsuzluğu, savaşı, barışı, aşkı, düğünü, ölümü. Kısaca insan ve canlıya malolmuş her duygu ve eylemi müzikle anlatırız. Ayrı bir dili yoktur. Hissedişleri vardır. Her kültürün kendine ait musıkisi, her müziğin de insan üzerindeki etkisi vardır. Yarattığı etki de sanatın ta kendisidir.
İnsanların beynine ve ruhuna etki eden en önemli sanat dalı müziktir. İnsanların estetik anlayışını, zarafetini, beğeni duygusunu geliştirir. Canlılara bakış açısını yüceltir, zevklendirir, keyiflendirir. Kısaca düşünmemizi, sorgulamamızı ve bundan keyif almamızı sağlar.Tüm bunların bilincinde ve ışığında bizler geleneğimizi yaşatmaya önem veriyoruz. Yozlaşan toplum ve kültür içinde geleneği en iyi şekilde sunabilmek, gönlümüzden geçenleri dilimize ve sazımıza dökerek geleneğimizi geleceğe aktarmak ilk amacımız”
TOPLUM İÇİN EN BÜYÜK İHTİYAÇ
Müziğin aynı zamanda tedavi edici yönüne de önem verdiklerini ve bu bilinçle müzik ürettiklerini kaydeden Gökçe Eriş, aynı zamanda musiki ile tedavi derneğinin de kurucu üyeleri olduklarını vurguladı.
Eriş, şunları söyledi: “Şu anda toplumumuz için en büyük ihtiyaç müzik. Hepimizin müziğin iyileştirici gücüne ihtiyacı var. En başta geleneği yaşatmak istiyoruz. Bununla ilgili pek çok konserimiz oldu. Bundan sonra da devam edecek. Bunları keyifle yaparken dünya müziğini, batı musikisini, farklı enstrümanları, farklı sanatçı arkadaşlarımızı, farklı ve yeni besteleri yaptığımız sanatla harmanlamayı da projelerimiz arasına aldık. Senfonik eserlerle, saray musikisini bambaşka bir ahenk içerisinde dinleyicilerimize sunmak, karagöz musikisini yaşatmak, fasıl ve köçekçe geleneğini sürdürmek,
sürekli ilerleyerek gönlümüzden geçen nağmeleri konser ve dinletilerimizde seyircilerimizle buluşturmak istiyoruz”