İstanbul Sözleşmesi 9’uncu yılına girdi. Özellikle son dönemlerde aile yapısına ve birliğine zarar verdiği gerekçe gösterilerek İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi gündeme geldi. Sözleşmeye dair açıklama yapan siyasi parti temsilcileri ve STK’lar,“9 yıldır bileklerimize takılı olan bu kelepçeden kurtulmanın zamanı geldi de geçiyor” dedi.
Yağmur ENSARİ(Güneydoğugüncelgazetesi) Özel Haberi
DİYARBAKIR – Avrupa Konseyinin “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” adlı sözleşme İstanbul’da imzalandığı için uluslararası camiada İstanbul Sözleşmesi olarak biliniyor. Türkiye’de 2011 yılında kabul edilen İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ve onaylayan ülkede Türkiye oldu. Mart 2019 itibariyle 33 devlet ve Avrupa Birliği tarafından onaylandı. İstanbul Sözleşmesinin 9’uncu yılı olması nedeniyle görüş bildiren Siyasi Parti ve STK temsilcileri, sözleşmenin artık feshedilmesine dikkat çekerek, aile yapısına ciddi zararlar verildiğini söyledi.
‘SÖZLEŞMENİN KABUL EDİLİR YANI YOK’
İYİ Parti Diyarbakır İl Başkanı Vejdin Ensarioğlu, sözleşmeye dair şunları söyledi: “AK Parti 2011 yılında sözleşmenin kabul edilmesine olanak sağladı. İstanbul Sözleşmesinin kabul edilir hiçbir yanı yok. Sözleşme aile yapımız, gelenek ve göreneklerimizle bağdaşmıyor.”
‘İKTİDARA GELİRSEK SÖZLEŞMEYİ YIRTIP ATACAĞIZ’
İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi gerektiğini belirten Yeniden Refah Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ali Erdem, “O dönem Milletvekili olan Mehmet Metiner kendi ağzıyla yanlış yaptık dedi. İstanbul Sözleşmesi toplumumuzun örf ve adetlerine uygun değil. Hep kavga eden meclis böylesi kabul edilemez bir sözleşmede ne yazık ki ağız birliği etti. Parti olarak iktidara gelirsek ilk işimiz bu sözleşmeyi yırtıp atmak olacaktır” diye konuştu.
‘AVRUPA BİRLİĞİNİN AİLEMİZİN KÖKÜNE KİREÇ SUYU DÖKTÜĞÜ ANLAŞMA’
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan ise şu ifadeleri kullandı:“ 2002’de AKP iktidara gelmiş Avrupa aşkıyla Avrupa Bakanlığını kurmuştu. AB ise yarım asır sonra Aralık 2004’te ülkemize “tam üyelik için müzakere tarihini” lütfetmiş ve Başkent Ankara’da “AB Şöleni” düzenlemiş, gündüz vakti havai fişekler atılmıştı. Artık Avrupa uyum yasaları çerçevesinde, AKP iktidarı, “aşık kişinin gözü köreldiği” gibi Avrupa’ya olan aşkı yüzünde kanunlar çıkartacak, değiştirecek ve önüne konulan sözleşmeleri itiraz etmeden imzalayacaktı. İşte bunlardan bir tanesi de İstanbul Sözleşmesidir. “Kadına şiddetin önlenmesi” makyajının altından hazırlanan sözleşme ile, AKP iktidarı, yıkılacak, dağılacak, boşanacak ve kadın cinayetlerini artıracak sözleşmeye imza atmıştı. “İstanbul sözleşmesi, ne kadının zaferi, ne de kadının bayramıydı. İstanbul Sözleşmesi, küresel düzeyde aileyi hedef alan planın adıdır. “Kadın”, kadına özgürlük ve kadına şiddetin önlenmesi adına bir kez daha istismar edilecekti. Birçok Avrupa ülkesinin bile imzalamadığı sözleşmeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki AKP, CHP, HDP ve MHP dört parti oy birliği ile imzalamıştı. Ne laiklik, ne ırkçılık, ne milliyetçilik. Hiçbir şey kimsenin aklına gelmemiş birbirlerini tebrik etmişlerdi. Nasıl mı? TBMM’deki görüşülmesi öyle günlerce, haftalarca sürmedi. Sadece 26 dakikada görüşülüp imzalandı. 22.50’de başlayan müzakere, Başkan, “Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir” dediğinde saatler 23.16’yı göstermişti. Oylamaya katılan 247 vekilin 246’sı “evet” demiş, çekimser kalan 1 vekil ise, daha sonra o çekimser oyu “sehven” verdiğini açıklamıştı. Hiçbir konuda anlaşmayan AKP, CHP, HDP ve MHP ne hikmetse burada anlaşmışlardı. Bunları kısaca hatırlattıktan sonra AKP iktidarı Aile hassasiyeti olan tüm vatandaşlarımızın sesini duyarak, Sözleşmenin 80. Maddesine dayanarak İstanbul sözleşmesini tek taraflı feshetmeli, 6284 sayılı yasada da gerekli düzenlemeyi yaparak, hem kadına şiddeti hem erkeğin mağduriyetini önleyecek ve hem de aileyi dağıtmayacak şekilde yeniden düzenlemelidir.”
HDP’DEN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AÇIKLAMASI
HDP Diyarbakır İl Başkanı Hülya Alökmen, İstanbul Sözleşmesinin bir kadın kazanımı olduğunu vurgulayarak “Son 3-4 yıldır kadın cinayetlerinin arttığı bir Türkiye resminde kadınların elde ettiği kazanımlarda ellerinden alınmak isteniyor. İstanbul Sözleşmesi bir kazanımdır. Belli kesimler sözleşmeyi farklı yönlere çekme çabasına girdiler. Kadınların bu sözleşmeyle elde ettikleri kazanımları dolaylı yollarla ve bahaneler sunarak geri almaya çalışıyorlar. Sözleşmenin toplumu ayrıştırdığına dair ortaya atılan iddialar gerçeklik taşımıyor” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİR UCUBEDİR’
Din-Bir-Sen Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Yıldız, şöyle konuştu: “6284 sayılı yasa yani İstanbul Sözleşmesi ucube gibi bir şeydir. Biran evvel değiştirilmesi gerekiyor. Aile bütünlüğüne zarar verdiği için hükümetimiz tarafından değiştirilmeli. Sözleşmeden önce aile birliğinde bu kadar büyük dağılmalar yoktu. Sözleşmeyle birlikte aile bütünlüğü büyük bir zarar gördü.”
‘SÖZLEŞMEYE NEŞTER ATILMALI’
Sözleşmenin aileyi dağıttığını söyleyen Diyanet-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Özmen, “Avrupa yasalarına dayanarak bu sözleşme çıkarıldı ve son dakikada bile maddelerde değişimler yapıldı. Ahlak dışı olan tutumlar bile yasayla koruma altına alındı. Aileyi dağıtmaya yönelik imzalanan bu sözleşmeyle aile içine bir dinamit yerleştirildi. Yüce Allah’ın ailenin reisinin erkek olduğuna dair buyrukları bile yok sayıldı. Akla, mantığa ve fıtrata aykırı bir durumu yüzde 99’u Müslüman olan bir topluma empoze ettiler. Biran evvel düzeltilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘EKSİKLİKLER DÜZELTİLMELİ’
Avukat Sıdkı Zilan, “Sözleşmedeki eksiklikler oturulup konuşulduktan sonra giderilmelidir. Bu noktada birlikte bir çalışma yürütülmelidir. Toplumun aile yapısı, gelenek ve göreneklerine göre düzeltmeler yapılmalıdır. Bu düzeltmeler yapılırken mutlak özgürlüğün olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.
KAYA’DAN ÇÜRÜK CEVİZ BENZETMESİ
Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Eyüphan Kaya, şu ifadeleri kullandı: “Yöneticileriniz ne kadar iyi insanlar olsalar da yasalarınız çarpık ise Anayasanızda sıkıntılı maddeler varsa hayata huzur vermeniz zorlaşır. Maalesef 2.Meclis ile devletimiz yüzünü tamamen batıya çevirerek Cumhuriyetin Müesseselerini/Yasalarını Fransa, Almanya, İtalya, İsviçre yasalarından kopya edilmiş ve İslam toplumu olan Anadolu halkına bu tuhaf gömlek giydirilmeye çalışılmış, bu uğurda emsali görülmemiş sıkıntılar insanımıza yaşatılmıştır. Macaristan parlamentosunun sözleşmeyi red ederek çıkardığı karşı bir deklarasyon 135 evet, 35 hayır ve 3 çekimser oyla kabul edildi. Bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisine bir şeylerin ters gittiğini hatırlatmak için yetmez mi? Rusya Lideri Putin’in İstanbul Sözleşmesinin en belalı maddesi olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Cinsel eğilim yüzünden reddetmesi Cumhurbaşkanımızın bize inanması için yeterli bir örnek teşkil etmez mi? Ermenistan halkının “İstanbul sözleşmesi uygulanmasın” diye hükümetine ve parlamentosuna karşı bir imza kampanyası başlatması halkımızın uyanması için yeterli bir misal değil mi? “Aileyi korumak vatan savunması kadar değerlidir” diyerek İstanbul ve CEDAW sözleşmelerinin bir an evvel fesholmasını tüm ilgili/yetkililerden istiyoruz. Tüm vatandaşlarımızın bu konuyu dert edinerek herkesin ulaştığı Vekili uyarmasını ve Meclisi harekete geçirmesini bekliyoruz. Unutmayalım ailesiz vatan içi çürük cevize benzer, buna sessiz kalamayız.”
Yağmur ENSARİ(Güneydoğugüncelgazetesi) Özel Haberi
DİYARBAKIR – Avrupa Konseyinin “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” adlı sözleşme İstanbul’da imzalandığı için uluslararası camiada İstanbul Sözleşmesi olarak biliniyor. Türkiye’de 2011 yılında kabul edilen İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ve onaylayan ülkede Türkiye oldu. Mart 2019 itibariyle 33 devlet ve Avrupa Birliği tarafından onaylandı. İstanbul Sözleşmesinin 9’uncu yılı olması nedeniyle görüş bildiren Siyasi Parti ve STK temsilcileri, sözleşmenin artık feshedilmesine dikkat çekerek, aile yapısına ciddi zararlar verildiğini söyledi.
‘SÖZLEŞMENİN KABUL EDİLİR YANI YOK’
İYİ Parti Diyarbakır İl Başkanı Vejdin Ensarioğlu, sözleşmeye dair şunları söyledi: “AK Parti 2011 yılında sözleşmenin kabul edilmesine olanak sağladı. İstanbul Sözleşmesinin kabul edilir hiçbir yanı yok. Sözleşme aile yapımız, gelenek ve göreneklerimizle bağdaşmıyor.”
‘İKTİDARA GELİRSEK SÖZLEŞMEYİ YIRTIP ATACAĞIZ’
İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi gerektiğini belirten Yeniden Refah Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ali Erdem, “O dönem Milletvekili olan Mehmet Metiner kendi ağzıyla yanlış yaptık dedi. İstanbul Sözleşmesi toplumumuzun örf ve adetlerine uygun değil. Hep kavga eden meclis böylesi kabul edilemez bir sözleşmede ne yazık ki ağız birliği etti. Parti olarak iktidara gelirsek ilk işimiz bu sözleşmeyi yırtıp atmak olacaktır” diye konuştu.
‘AVRUPA BİRLİĞİNİN AİLEMİZİN KÖKÜNE KİREÇ SUYU DÖKTÜĞÜ ANLAŞMA’
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan ise şu ifadeleri kullandı:“ 2002’de AKP iktidara gelmiş Avrupa aşkıyla Avrupa Bakanlığını kurmuştu. AB ise yarım asır sonra Aralık 2004’te ülkemize “tam üyelik için müzakere tarihini” lütfetmiş ve Başkent Ankara’da “AB Şöleni” düzenlemiş, gündüz vakti havai fişekler atılmıştı. Artık Avrupa uyum yasaları çerçevesinde, AKP iktidarı, “aşık kişinin gözü köreldiği” gibi Avrupa’ya olan aşkı yüzünde kanunlar çıkartacak, değiştirecek ve önüne konulan sözleşmeleri itiraz etmeden imzalayacaktı. İşte bunlardan bir tanesi de İstanbul Sözleşmesidir. “Kadına şiddetin önlenmesi” makyajının altından hazırlanan sözleşme ile, AKP iktidarı, yıkılacak, dağılacak, boşanacak ve kadın cinayetlerini artıracak sözleşmeye imza atmıştı. “İstanbul sözleşmesi, ne kadının zaferi, ne de kadının bayramıydı. İstanbul Sözleşmesi, küresel düzeyde aileyi hedef alan planın adıdır. “Kadın”, kadına özgürlük ve kadına şiddetin önlenmesi adına bir kez daha istismar edilecekti. Birçok Avrupa ülkesinin bile imzalamadığı sözleşmeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki AKP, CHP, HDP ve MHP dört parti oy birliği ile imzalamıştı. Ne laiklik, ne ırkçılık, ne milliyetçilik. Hiçbir şey kimsenin aklına gelmemiş birbirlerini tebrik etmişlerdi. Nasıl mı? TBMM’deki görüşülmesi öyle günlerce, haftalarca sürmedi. Sadece 26 dakikada görüşülüp imzalandı. 22.50’de başlayan müzakere, Başkan, “Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir” dediğinde saatler 23.16’yı göstermişti. Oylamaya katılan 247 vekilin 246’sı “evet” demiş, çekimser kalan 1 vekil ise, daha sonra o çekimser oyu “sehven” verdiğini açıklamıştı. Hiçbir konuda anlaşmayan AKP, CHP, HDP ve MHP ne hikmetse burada anlaşmışlardı. Bunları kısaca hatırlattıktan sonra AKP iktidarı Aile hassasiyeti olan tüm vatandaşlarımızın sesini duyarak, Sözleşmenin 80. Maddesine dayanarak İstanbul sözleşmesini tek taraflı feshetmeli, 6284 sayılı yasada da gerekli düzenlemeyi yaparak, hem kadına şiddeti hem erkeğin mağduriyetini önleyecek ve hem de aileyi dağıtmayacak şekilde yeniden düzenlemelidir.”
HDP’DEN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AÇIKLAMASI
HDP Diyarbakır İl Başkanı Hülya Alökmen, İstanbul Sözleşmesinin bir kadın kazanımı olduğunu vurgulayarak “Son 3-4 yıldır kadın cinayetlerinin arttığı bir Türkiye resminde kadınların elde ettiği kazanımlarda ellerinden alınmak isteniyor. İstanbul Sözleşmesi bir kazanımdır. Belli kesimler sözleşmeyi farklı yönlere çekme çabasına girdiler. Kadınların bu sözleşmeyle elde ettikleri kazanımları dolaylı yollarla ve bahaneler sunarak geri almaya çalışıyorlar. Sözleşmenin toplumu ayrıştırdığına dair ortaya atılan iddialar gerçeklik taşımıyor” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİR UCUBEDİR’
Din-Bir-Sen Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Yıldız, şöyle konuştu: “6284 sayılı yasa yani İstanbul Sözleşmesi ucube gibi bir şeydir. Biran evvel değiştirilmesi gerekiyor. Aile bütünlüğüne zarar verdiği için hükümetimiz tarafından değiştirilmeli. Sözleşmeden önce aile birliğinde bu kadar büyük dağılmalar yoktu. Sözleşmeyle birlikte aile bütünlüğü büyük bir zarar gördü.”
‘SÖZLEŞMEYE NEŞTER ATILMALI’
Sözleşmenin aileyi dağıttığını söyleyen Diyanet-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Özmen, “Avrupa yasalarına dayanarak bu sözleşme çıkarıldı ve son dakikada bile maddelerde değişimler yapıldı. Ahlak dışı olan tutumlar bile yasayla koruma altına alındı. Aileyi dağıtmaya yönelik imzalanan bu sözleşmeyle aile içine bir dinamit yerleştirildi. Yüce Allah’ın ailenin reisinin erkek olduğuna dair buyrukları bile yok sayıldı. Akla, mantığa ve fıtrata aykırı bir durumu yüzde 99’u Müslüman olan bir topluma empoze ettiler. Biran evvel düzeltilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘EKSİKLİKLER DÜZELTİLMELİ’
Avukat Sıdkı Zilan, “Sözleşmedeki eksiklikler oturulup konuşulduktan sonra giderilmelidir. Bu noktada birlikte bir çalışma yürütülmelidir. Toplumun aile yapısı, gelenek ve göreneklerine göre düzeltmeler yapılmalıdır. Bu düzeltmeler yapılırken mutlak özgürlüğün olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.
KAYA’DAN ÇÜRÜK CEVİZ BENZETMESİ
Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Eyüphan Kaya, şu ifadeleri kullandı: “Yöneticileriniz ne kadar iyi insanlar olsalar da yasalarınız çarpık ise Anayasanızda sıkıntılı maddeler varsa hayata huzur vermeniz zorlaşır. Maalesef 2.Meclis ile devletimiz yüzünü tamamen batıya çevirerek Cumhuriyetin Müesseselerini/Yasalarını Fransa, Almanya, İtalya, İsviçre yasalarından kopya edilmiş ve İslam toplumu olan Anadolu halkına bu tuhaf gömlek giydirilmeye çalışılmış, bu uğurda emsali görülmemiş sıkıntılar insanımıza yaşatılmıştır. Macaristan parlamentosunun sözleşmeyi red ederek çıkardığı karşı bir deklarasyon 135 evet, 35 hayır ve 3 çekimser oyla kabul edildi. Bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisine bir şeylerin ters gittiğini hatırlatmak için yetmez mi? Rusya Lideri Putin’in İstanbul Sözleşmesinin en belalı maddesi olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Cinsel eğilim yüzünden reddetmesi Cumhurbaşkanımızın bize inanması için yeterli bir örnek teşkil etmez mi? Ermenistan halkının “İstanbul sözleşmesi uygulanmasın” diye hükümetine ve parlamentosuna karşı bir imza kampanyası başlatması halkımızın uyanması için yeterli bir misal değil mi? “Aileyi korumak vatan savunması kadar değerlidir” diyerek İstanbul ve CEDAW sözleşmelerinin bir an evvel fesholmasını tüm ilgili/yetkililerden istiyoruz. Tüm vatandaşlarımızın bu konuyu dert edinerek herkesin ulaştığı Vekili uyarmasını ve Meclisi harekete geçirmesini bekliyoruz. Unutmayalım ailesiz vatan içi çürük cevize benzer, buna sessiz kalamayız.”