Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde yılın Üçüncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla bilgilendirme toplantısı düzenledi.Orta vadeli tahminler oluşturulurken, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği ve ekonomi politikalarındaki eş güdümün korunacağı bir görünümün esas alındığına işaret eden Karahan, "Bu çerçevede, 2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminlerimizde değişikliğe gitmedik. Enflasyonun 2024 yılı sonunda yüzde 38'e gerileyeceğini öngörüyoruz. 2025 ve 2026 tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduk. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5'te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Yıl sonunun yaklaşması nedeniyle 2024'e denk gelen tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerekirdi. Ancak son dönem jeopolitik gelişmeler ve küresel finansal oynaklıklar neticesinde artan belirsizlikler nedeniyle tahmin aralığımızı yüzde 34 ila 42 arasında koruduk." diye konuştu.Karahan, 2024 yıl sonu tahmin muhasebesinde aşağı ve yukarı yönlü etkilerin birbirini dengelediğini gördüklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Talep koşullarındaki dengelenme ve enflasyon beklentilerindeki gerilemenin öngörülerimizden daha yavaş gerçekleşmesi, tahminimizi 0,2'şer puan yukarı yönlü etkiledi. Buna karşılık, Türk lirası cinsi ithalat fiyatları ve yönetilen-yönlendirilen fiyat varsayımlarımızdan gelen toplam etkiyi eksi 0,4 puan olarak hesaplıyoruz. Yıllık enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşmasıyla, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız dezenflasyon dönemine girmiş bulunmaktayız. Yılın üçüncü çeyreğinde geçen yıldan gelen olumlu baz etkisinin de katkısıyla enflasyon belirgin şekilde gerileyecek. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmayla beraber talep koşullarında görülen dengelenmenin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceğini tahmin ediyoruz."Mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,5 civarına, son çeyrekte ise yüzde 1,5'in bir miktar altına gerileyeceğini öngördüklerini bildiren Karahan, sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerilemenin 2025'te de devam edeceğini, para ve maliye politikalarının eş güdümünün de bu sürece katkı sağlayacağını söyledi.Karahan, para politikasındaki sıkı duruşu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceklerinin altını çizerek, "Daha önce de vurguladığımız gibi, bu süreçte iki ana koşul gözetiyoruz: Birincisi, aylık enflasyonun ana eğiliminin, belirgin ve kalıcı düşüş göstermesi. Bu kapsamda, ana eğilim, iç talep, ithalat ve finansal koşullara ilişkin göstergeleri yakından izliyoruz. İkincisi ise enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsaması. Bu çerçevede, geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergelerini takip ediyoruz. Her iki kriterde de alınacak bir miktar mesafe olduğunu değerlendiriyoruz. Bu nedenle para politikasında sıkılığı korumaya devam edeceğiz." diye konuştu.Fiyat istikrarının, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşul olduğunu belirten Karahan, "Haziranda başlayan dezenflasyon sürecinde, enflasyonu belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz." dedi.Dezenflasyon sürecinin öngördükleri şekilde başladığına işaret eden Karahan, makroekonomik göstergelerin bu süreçle uyumlu ilerlediğini söyledi.Karahan, sıkı para politikası duruşları sonucunda kredi büyümesindeki yavaşlamanın son dönemde belirginleştiğine dikkati çekerek, "Yurt içi talep ikinci çeyrekten bu yana azalmakta. Talepteki dengelenmenin güçlenerek devam edeceğini öngörüyoruz. Bu dengelenmenin etkisiyle cari işlemler açığında düşüş sürüyor." diye konuştu.Bir önceki rapor döneminden bu yana değişmeyen tek unsurun para politikasındaki kararlı duruşları olduğunu vurgulayan Karahan, gelecek dönemde de bu duruşlarını sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde hareket edeceklerini dile getirdi.Karahan, küresel büyümede sınırlı toparlanma eğiliminin hizmetler sektörü öncülüğünde sürdüğünü, büyüme tahminlerinin Avro Bölgesi'nde sınırlı olarak yukarı, Orta Doğu ve Afrika bölgesi ülkelerinde ise aşağı yönlü güncellendiğini bildirdi.Türkiye'nin dış talep görünümünün bir önceki rapor dönemine göre yatay seyrettiğini ifade eden Karahan, 2025'te ise daha belirgin bir toparlanma bekledikleri bilgisini paylaştı.Karahan, küresel büyüme görünümü, jeopolitik riskler ve arz yönlü faktörlerin, emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam ettiğine dikkati çekerek, enerji dışı emtia fiyatlarının son dönemde ılımlı giderken petrol fiyatlarının dalgalı seyrettiğini anlattı.Küresel manşet ve çekirdek enflasyondaki düşüşün devam ettiğine işaret eden Karahan, "İş gücü piyasasındaki normalleşme eğilimi sürerken hizmet enflasyonundaki katılıklar zayıflıyor. Enflasyon görünümüne bağlı olarak, gelişmiş ülkelerin bazıları faiz indirim süreçlerine başladı. Başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerin genelinde daha hızlı bir faiz indirimi fiyatlanıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise indirimler yavaşlayarak devam etti." değerlendirmesinde bulundu.Karahan, ılımlı büyüme ve enflasyon görünümünün, merkez bankalarının ilerleyen dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ettiğini, merkez bankalarının kalıcı dezenflasyon tesis edilinceye kadar gerekli parasal sıkılığı koruyacakları ve indirim süreçlerini temkinli götürecekleri yönündeki iletişimlerinin devam ettiğini dile getirdi.Arz koşullarına baktıklarında, mayıs verilerine göre ikinci çeyrekte sanayi üretiminin düştüğünü hatırlatan Karahan, köprü günleri ve oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında, üretimdeki azalışın daha ılımlı olduğunu aktardı.Karahan, kapasite kullanım oranı ve PMI gibi anket bazlı göstergelerin de sanayi sektöründeki söz konusu ivme kaybını teyit ettiğine dikkati çekerek, "Hizmet üretim endeksi de mayıs ayı itibarıyla çeyreklik bazda ılımlı azaldı. Göstergelere bütün olarak baktığımızda, üretimdeki azalışın, sanayi üretim endeksinin ima ettiği kadar derin olmadığını görüyoruz. Bununla birlikte, söz konusu düşüş talepteki ivme kaybıyla uyumlu." diye konuştu.Yurt içi talebin ikinci çeyrekte, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte yavaşladığını değerlendirdiklerini vurgulayan Karahan, şöyle devam etti:"Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergeler, ikinci çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösteriyor. Bu gerilemenin üçüncü çeyrekte de devam edeceğini öngörüyoruz. Bu noktada altını çizmek isterim ki sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir. Yılın geri kalanında negatif düzeylere düşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır."Karahan, iç talepteki dengelenmeye paralel olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğine işaret ederek, "Bunun yansımasıyla, ikinci çeyrekte, cari açığın milli gelire oranının yüzde 2,5'in altına gerilediğini tahmin ediyoruz. Temmuz ayı itibarıyla ise yıllıklandırılmış cari açığın gerilemesini sürdürerek 20 milyar dolar civarına inmesini bekliyoruz." dedi.Parasal sıkılaştırma dönemlerinde cari dengede düzelme olduğunu belirten Karahan, ilerleyen dönemde, sıkı parasal duruşla uyumlu olarak cari dengedeki olumlu seyrin süreceğini öngördüklerini bildirdi.Karahan, enflasyonun seyrine ilişkin değerlendirmede bulunarak, mayısta tepe noktasına ulaşan yıllık enflasyonun, takip eden 2 ayda düşüş sergilediğini hatırlattı.Tüketici enflasyonunun temmuzda yüzde 61,8 ile önceki Enflasyon Raporu'nda öngördükleri tahmin aralığının içinde gerçekleştiğine dikkati çeken Karahan, "Yıllık enflasyonla birlikte, aylık enflasyon gelişmelerini de yakından takip ediyoruz. Çeşitli göstergelerin yakın dönem seyrine baktığımızda, enflasyonun ana eğilimindeki yavaşlamanın sürdüğünü görüyoruz. Son 6 ayda ortalama yüzde 2,9 olan ana eğilim, son 3 ayda yüzde 2,6'ya, son 2 ayda ise yüzde 2,4'e geriledi." bilgisini verdi.Karahan, enflasyonun ana eğilimindeki zayıflamanın, öngörüleriyle uyumlu seyrettiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:"İkinci çeyrekte fiyat artışları B endeksini oluşturan alt grupların tümünde yavaşlarken temel mallardaki zayıflama ön plandaydı. Temmuz ayında ise ana eğilim haziran ayına göre sınırlı bir artış gösterdi. Ancak nisan ve mayıs aylarıyla kıyaslandığında, yavaşlamanın sürdüğünün altını çizmemiz gerekiyor. Bu noktada temmuz ayına parantez açmak istiyorum. Temmuz ayında tüketici enflasyonu, para politikasının görece etki alanı dışında kalan, yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları gibi unsurlar neticesinde geçici olarak arttı. Bu unsurların, aylık tüketici enflasyonu üzerindeki etkisinin 1,4 puan olduğunu hesaplıyoruz. Buna karşın, bu dönemde başta temel mallar olmak üzere çekirdek göstergelerdeki yükseliş daha sınırlı oldu. Hizmet enflasyonu son dönemde yavaşlıyor olsa da bu gruptaki fiyat artışlarının, temel mallara kıyasla güçlü olduğunu görüyoruz. Hizmet sektörü genelinde yaygın olan zamana bağlı ve geriye dönük fiyatlama davranışı, hizmet enflasyonundaki zayıflamanın gecikmeli olarak gerçekleşmesine neden oluyor."Ataletin hizmet grubunda mal grubuna göre yüksek olduğunu gördüklerini ifade eden Karahan, hizmet alt kalemleri arasında ise özellikle kira enflasyonun yüksek ataleti ile ön plana çıktığını kaydetti.Karahan, kira yıllık enflasyonunun tüketici fiyatları ana grupları arasında halen yüksek seyri ile dikkat çektiğini, buna karşın öncü göstergelerin bir süredir yönünü aşağı çevirdiğini söyledi.Gerek internetteki ilan fiyatları gerekse konut kredisi değerleme raporlarına dayanan göstergelerin uzun süredir azalış eğiliminde olduğunu belirten Karahan, "Perakende Ödeme Sistemi verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları, TÜFE'deki mevcut kira enflasyonunun altında değer almakta. Bu durum, önümüzdeki dönemde yıllık kira enflasyonunun azalacağını ima ediyor." değerlendirmesinde bulundu.Karahan, dezenflasyon dönemlerinde, temel mal enflasyonunun daha hızlı ve belirgin şekilde yavaşladığına işaret ederek, parasal sıkılaşma dönemlerinde döviz kurunda sağlanan istikrar ve talepteki dengelenmenin bu olgunun temel nedenleri olduğunu ifade etti.Bu dönemde, söz konusu faktörlerin desteğiyle, temel mal grubunda, özellikle dayanıklı mallarda, fiyat artışlarının sınırlı gerçekleştiğini vurgulayan Karahan, "Hatta bazı dayanıklı mal kalemlerinde fiyat düşüşleri izlemeye başladık. Grafiklerden görüleceği üzere, temel mallarda son üç aylık dönemde yıllıklandırılmış ana eğilim yüzde 20 seviyesinde, dayanıklı mallarda ise yüzde 10'un altı ile zayıflama daha belirgin." diye konuştu.Geçen yılın haziran ayında sıkılaşma döngüsünü başlattıklarını, politika faizini yüzde 8,5'ten bu yılın mart ayı itibarıyla yüzde 50'ye çıkardıklarını anımsatan Karahan, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı parasal aktarımın etkinliğini artırmak amacıyla makro ihtiyati politikaları uygulamaya devam ettiklerini bildirdi.Karahan, mayısta Türk lirası zorunlu karşılık oranlarını artırarak likidite fazlasını sterilize ettiklerini aktardı.Yabancı para kredilere aylık büyüme limiti getirdiklerini ve finansal koşullardaki sıkılığı artırdıklarını anlatan Karahan, şöyle konuştu:"Kur korumalı mevduatta (KKM) yenileme ve dönüşüm hedeflerini değiştirmenin yanı sıra asgari faiz oranını düşürerek KKM bakiyesindeki azalmayı hızlandırdık. Kredi piyasasında sağlıklı fiyat oluşumunu desteklemek amacıyla ticari kredi azami erken ödeme ücretlerini güncelledik. Dönemsel olarak ortaya çıkan likidite fazlasını zorunlu karşılıklar ve mevcut araç setimizi kullanarak sterilize ediyoruz. Likidite fazlasını özellikle Türk lirası depo alım ihaleleri ile sterilize etmeye devam ediyoruz. Ayrıca, Borsa İstanbul repo pazarlarında ve bankalararası para piyasasında gecelik vadede sterilizasyon yapıyoruz. Bunlara ilave olarak, Türk lirası karşılığı döviz ve altın swap ihaleleri ile gün içinde iki kez farklı vadelerde depo alım ihaleleri uygulamaya başladık. Önümüzdeki dönemde diğer para piyasalarında da işlem yapmaya başlayarak likidite fazlasını sterilize etmeye devam edeceğiz."Karahan, likidite koşullarını muhtemel gelişmeleri göz önünde bulundurarak yakından izlediklerinin, gerektiğinde sterilizasyon araçlarını çeşitlendirerek etkin şekilde kullanmaya devam edeceklerinin altını çizdi.Ticari kredi ve mevduat faizlerinin bileşik bazda yüzde 60, tüketici kredilerinin de yüzde 70 civarında fiyatlandığını belirten Karahan, "Mevduat faizlerinde, politika faizi, piyasadaki likidite ve makro ihtiyati politikaların yanı sıra enflasyon ve kur beklentileri de belirleyici oluyor. Uyguladığımız politikaların bir sonucu olarak son aylarda enflasyon ve kur beklentilerinde önemli bir iyileşme yaşandı. Bu iyileşmenin de mevduat faizlerinin son dönemdeki hareketinde belirleyici olduğunu düşünüyoruz. Para politikası duruşumuz ve makro ihtiyati çerçevemiz, mevduat faizlerinin Türk lirasına geçişi sürdürecek ve tasarrufları artıracak seviyelerde kalmasını sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.Karahan, tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek hızda seyretmesinin kritik önemde olduğuna dikkati çekerek, bu yılın ilk çeyreğinde kredi talebinin hızlanmasının, tüketici kredi büyümesinin kredi kartı ve ihtiyaç kredisi kaynaklı artmasına neden olduğunu bildirdi.Bu kapsamda devreye aldıkları makro ihtiyati önlemler ve sıkı para politikası duruşu ile ikinci çeyrekten itibaren tüketici kredilerindeki büyümenin zayıfladığına işaret eden Karahan, Türk lirası ticari kredi büyümesinde mart ayında daha bağlayıcı hale getirdikleri aylık büyüme sınırlarının etkili olduğunu belirtti.Karahan, temmuzda ise Türk lirası ticari kredi büyümesinin aylık büyüme sınırlarının dahi altında olduğunu söyledi.Söz konusu yavaşlamanın enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile uyumlu olduğunu belirten Karahan, şunları kaydetti:"Firmaların enflasyon beklentilerinin düşmesi, Türk lirası kredi talebini azalttığını gösteriyor. Enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile reel kredi maliyetleri artıyor ve firmaların kredi iştahı azalıyor. Bunun sonucunda firmalar ancak daha ucuz maliyetle daha az miktarda kredi kullanıyor. Firmaların enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile birlikte yabancı para kredi talebi artıyor. Artan yabancı para kredi talebinin genişleyici etkisini ve reel sektörün kur riskini sınırlamak için bu kredilere mayısta getirdiğimiz aylık büyüme sınırını temmuzda daha da düşürdük. Bu sınırlamaların etkisiyle yabancı para kredilerdeki büyüme yavaşladı ve toplam ticari kredi büyümesi geriledi."Karahan, bilgilendirme toplantısında, Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları da yanıtladı.Yıl sonu enflasyon hedefine ilişkin soru üzerine Karahan, aylık enflasyonun önce yüzde 2,5, son çeyrekte de yüzde 1,5'in altına inmesini beklediklerini söyledi.Bu konuda her zaman her şeyi yapmaya hazır olduklarını dile getiren Karahan, "Aksiyonla da gösterdiğimizi düşünüyorum. Son dönemde yabancı para olan kredilere limiti yüzde 2'den yüzde 1,5'e indirdik. Enflasyon hedefi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Bu kararlılığımızı da metinde vurguladık." diye konuştu.Karahan, talep tarafında dengelemenin net şekilde ortaya çıktığını vurgulayarak, cari dengede de iyileşmenin devam ettiğine dikkati çekti.İthalattaki düşüşün de devam ettiğini anlatan Karahan, şu ifadeleri kullandı:"Tahminlere noktasal olarak yaklaşmak çok sağlıklı olmayabiliyor. Çünkü yüzde 75 civarında enflasyondan geliyoruz ve 40'ın altına gideceğimizi öngörüyoruz. Tam olarak tahmin hedefi koymak kadar kolay değil. Alt-üst sınırlar çerçevesinde bakmakta fayda var. Yukarı yönler olduğu malum. Bunu zaten PPK metinlerimizde her seferinde vurguluyoruz ama aşağı yönlü riskler de bir miktar mevcut. Haziran ayındaki enflasyon gerçekleşmesi hem piyasanın hem bizim tahminimizin altındaydı. Bu sene bizim öngördüğümüz petrol fiyatlarının altında seyrediyor. Veri akışıyla bizim öngörülerimizi kıyasladığımızda geçen dönemden bu yana tahminleri değiştirmek için bir neden göremedik."Karahan, beklentileri neyin şekillendirdiğine ilişkin de konuşarak, enflasyon düştükçe beklentilerin de düşeceğini söyledi.Hane halkı tarafında özellikle akaryakıt ve gıdanın öne çıktığını dile getiren Karahan, "Bunların enflasyonu düşerse hane halkı beklentisine katkı verecek. Enflasyonun düşmesiyle fiyatlama davranışları bir miktar düzelmeye başladı. Bununla birlikte bu beklentilerde de bir toparlanmanın olacağını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyonun da düşmesiyle, güvenin artmasıyla beklentilerin daha olumlu seyredeceğini ve dezenflasyon sürecine daha net bir katkı vermeye başlayacağını değerlendiriyoruz." dedi.Enflasyonu etkileyen sebepler göz önüne alındığında yıl sonundaki yüzde 38 hedefinin nasıl etkileneceği yönündeki bir soru üzerine Karahan, enflasyon tahminlerini oluştururken belli varsayımlarda bulunduklarını dile getirdi.Burada görüşlerini değiştirecek şeyin, "beklediklerinin çok üstünde bir gerçekleşme" olduğunun altını çizen Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:"Bakarız ki bu, bizim tahminimizin üzerinde, o zaman orta noktayı ya da üst bandı değiştirmemiz gerekir ama bu dönemde gerçekten kurumlar arası eş güdüm üst düzeyde. Hem enerji fiyatlarında yapılan düzenleme hem de diğer konularda atılan adımlar patikamız içinde gerçekleşti. Dolayısıyla bizim için sürpriz olan bir durum yok. Bunun neticesinde de 3 ay öncesine göre, şu anda baktığımızda, veri akışı da olumlu geldi. Önümüzdeki dönem için talep de sağlıklı bir şekilde soğuyor. Arz talep dengesi biraz daha yerine geliyor. Bu koşullar çerçevesinde bu görünüm altında yüzde 38 hedefini, üst bant ve alt bandı olduğu gibi korumaya karar verdik."Karahan, "enflasyon hesaplama yöntemini, şeffaflık adına, paylaşmayı düşünüp düşünmediklerine" yönelik bir soruya şu yanıtı verdi:"Bunun daha iyisini yapacağız. Hedeflediğimizi söylediğimiz sayıyı bizim açıklamamız ideal değil. Biz kendimiz hesaplıyoruz. Yani arındırmayı biz yapıyoruz ama enflasyon verisini TÜİK açıklıyor. Bu doğrultuda TÜİK ve Merkez Bankası arasında bir komite oluşturduk. Bizim çalışma arkadaşlarımız TÜİK'teki konunun uzmanlarıyla bu konuda teknik bir çalışma yürütüyorlar. Süreç başladı. Bu çok önemli bir konu. Tamamlanması ne zaman olur bunu kestirmek zor ama mümkün olduğu kadar kısa sürede burada bir mesafe alınacağını düşünüyorum."Enflasyon hedefine ilişkin soru üzerine de Karahan, şu değerlendirmede bulundu:"Enflasyon hedefi konusunda bu seneki gerçekleşme de önemli olacak. Bu sene sonu için enflasyon beklentileri yüzde 45'ti hatta çok daha yüksek beklentiler de vardı. Şu anda geldiğimiz noktada piyasa yüzde 43'e çok yakın bir rakama geldi. Genel olarak çok daha yüksek beklentilerin indiğini görüyoruz. Dolayısıyla bizim tahminimize yakınsayan bir süreç oldu. Önümüzdeki sene de sıkı duruşun korunmasıyla talepteki dengelenme ve enflasyon gerçekleşmeleriyle daha olumlu bir seyir olacağını değerlendiriyoruz. Bu da dezenflasyon sürecine katkı verecektir. Tam olarak nereye geleceğini göreceğiz. Enflasyon hedeflerini de bu doğrultuda dinamik olarak değerlendireceğiz ama bu, biraz da bizim duruş niyetimizi belli etme açısından önemli. Çünkü 2026 sonunda da tek haneli bir enflasyon hedefimiz var. Bununla birlikte de uzun süre sıkı duruşu korumamız gerekecek. Bu demek değildir ki faiz, bu süreçte asla inmeyecek. Faiz indirimi döngüsüne girildiği zaman da sıkı duruş korunabilir ama enflasyon orta vadeli hedefimize yaklaşana kadar sıkı duruşu korumamız gerekecek."Olası faiz indirimine ilişkin sorular üzerine Karahan, "İki koşul gözetiyoruz. Bunlardan bir tanesi, yıllık enflasyona değil aylık enflasyona vurgu yapıyoruz. Çünkü yıllık enflasyon son dönemde baz etkisi nedeniyle aylıktaki görünümden farklı olabiliyor. Burada da ana eğilime bakıyoruz. Bu ana eğiliminde belirgin ve kalıcı düşüş olmasını değerlendiriyoruz. Son aylara baktığımızda aylık enflasyonda bir düşüş olduğu ve bunun belirgin olduğu net. Kalıcı olduğu noktasında yeteri kadar emin değiliz. Bunun kalıcı olduğundan emin olmak istiyoruz." diye konuştuKarahan, diğer bir hususun beklentiler olduğuna işaret ederek, "Piyasa katılımcıları daha olumlu seyrediyor. Hane halkı beklentileri de sene başından beri azalma eğiliminde. Son ay biraz farklıydı. Reel sektör beklentilerinde henüz ilerleme yok. Burada da dezenflasyona katkı alacağımızdan emin olmak istiyoruz. Bu duruş konusunda atacağımız adımları sadece bu sene sonu hedefini gözeterek değil, 2025 ve sonrası projeksiyonlarımızı, hedeflerimizi de gözeterek belirleyeceğiz." ifadelerini kullandı. Karahan, enflasyonda orta vadeli hedeflerinin yüzde 5 olduğunu ve bunu değiştirmenin doğru bir davranış olmayacağını bildirdi.Ücretlere yapılan artışın enflasyona etkisine ilişkin de değerlendirmede bulunan Karahan, "Bize kanunla verilen görev, fiyat istikrarını sağlamak. Burada toplumsal refaha yapabileceğimiz en büyük katkı da bu görevi başarıyla yerine getirmek olacak. Enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşmesi, büyümenin getireceği refah artışının toplumun her kesimine daha sağlıklı şekilde yansımasına, dağılmasına sebep olacak. Enflasyonun düşmesi en çok düşük gelirliyi olumlu etkileyecek. Çünkü zorunlu harcamaları fazla olan düşük gelir grupları yüksek enflasyondan daha olumsuz etkileniyor. Dolayısıyla bu grupta refah artışı olabilmesi için öncelikle fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor. Bu konuda da kararlıyız, attığımız adımlarla da bunu gösteriyoruz."dedi.Karahan, asgari ücret artışına ilişkin karar verici veya tavsiye kurumu olmadıklarına da işaret etti.Sermaye şirketlerinin karlarının dünyada birçok ülkede tartışıldığını ve akademik çalışmalar da yapıldığını anımsatan Karahan, konuyu yakından takip ettiklerini ama fikir birliğine varılamadığını gördüklerini söyledi.Kovid-19 salgını sonrası küresel çapta arz ve talep dengesinin bozulduğuna dikkati çeken Karahan, şöyle devam etti:"Küresel ölçekte önce arz koşullarının bozulmasıyla, daha sonra da arz toparlandığında fiyatın yüksek kalması sebebiyle karlılıklarda artış oldu. Enflasyonun arttığı dönemlerde göreli fiyat algısı bozulabiliyor. Buna, metinlerimizde fiyatlama davranışlarındaki aksaklık şeklinde değiniyoruz. Firmalar bu dönemde maliyetlerin üzerinde fiyatlama yapıyor ya da maliyetleri birebir fiyatlarına yansıtabiliyor. Bu, hem enflasyona hem de karlılığa yansıyor. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde karlılıklar tarihsel ortalamalarının üzerine çıkabiliyor. Bizim için önemli olan fiyatlama davranışlarının normale dönmesi. Bu da ancak fiyat istikrarı sağlandığında olacak. Biz de adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz."
Ekonomi
Yayınlanma: 08 Ağustos 2024 - 15:24
Merkez Bankasının Enflasyon Beklentisi Değişmedi
TCMB Başkanı Fatih Karahan, "2024, 2025, 2026 yılları enflasyon tahminlerinde değişikliğe gitmedik, 2024 için yüzde 38, 2025 için yüzde 14 ve 2026 için yüzde 9 olarak öngörüyoruz." dedi.
Ekonomi
08 Ağustos 2024 - 15:24